Son zamanlarda bu konuda o kadar çok ileti aldım ki, bunu tekrar tekrar yazmaktansa bu şekilde paylaşmak daha mantıklı geldi.
Bilgisayar Destekli Tasarım ve Bilgisayar Grafikleri üzerine komple bir eğitim CD’si Hazırlamak maalesef takvimimde yok. Açıkcası bunun bir kaç nedeni var. Bir tanesi piyasada zaten ulaşılabilir olan çok fazla eğitim CD’si olması. Bir diğeri ise; ciddiyetle hazırlanmış yarım saatlik video dersin bile bir kaç günde hazırlanabilmesi ve ciddi emek istemesi. Yani kaydedip bırakmıyorsunuz, araştırıyorsunuz, örneği tasarlıyorsunuz, deniyorsunuz, söylenecek söz-eklenecek yazıyı belirliyorsunuz, kurguluyorsunuz, montajlıyorsunuz, sorunlara göre belki yeniden yeniden yapıyorsunuz vb. Dijital bir komple eğitim seti hazırlamak uzun sürecek ve göründüğünden çok emek isteyen bir iş. Emek harcamaktan kaçan ya da bilgiyi çıkarı olmadıkça kendine saklayanlardan olmadığımı tanıyanlar bilir. Kurslarda anlatma fırsatı bulamadığımız konular veya destekçi örnekler dışında, çok soru gelen konularda da fırsat oldukça kısa video dersler hazırlamaya çalışıyorum ve bunları sosyal medya üzerinden ücretsiz biçimde paylaşıyorum. Ancak şu gerçekliği de unutmamak gerekiyor: içinde yaşadığımız dünya henüz emeğimizi ortaya koyup ihtiyacımız kadarına adilce sahip olmamıza izin veren çocukluk hayallerimizdeki dünya değil. Ben de bu dünyada yaşayabilmek için; tam zamanlı peyzaj mimarlığı/bilgisayar grafikleri sanatçılığı dışında, yarım-zamanlı olarak kursta ders veriyor ve bu işlerden kazandığım para ile oğlumun karnını doyurmaya, faturalarımı ödeyip, kendime kitap almaya çalışıyorum. Dijital materyal söz konusu ise emeğinin karşılığını almak için peşini tutmak neredeyse imkansız ve benim henüz emeğimden başka satacak bir şeyim bulunmuyor.
İşin bir boyutu daha var: Beni “eski kafalı” bulabilirsiniz, ama ben bilgi için ona sahip olmak isteyenin de biraz emek harcaması gerektiğini düşünüyorum. Belki Google’ın yokluğunda ödev yapmak için ansiklopedi karıştırmak ya da kütüphaneye gitmekten başka yolu olmayan bir ilk gençlik geçirmenin etkisidir bu. Ancak yaşam deneyimim de bu önermeyi doğruluyor. Emek harcanmadan edinilen herşey gibi bu şekilde edinilen bilgi de kalıcı veya verimli olmuyor.
Notre Dame’ın Kamburu’nun film uyarlamalarından birisinde rahip , matba yanlısı yeni krala katedarlin muhteşem kütüphanesini, eşsiz el yazması kitapları ve bilgi hazinesini uzun uzun anlattıktan sonra, yaverin “matba bu bilgiyi kitlelere çok daha kolay ulaştırabilir” cümlesine karşı şöyle bir konuşma yapar: “‘Kolaylık’ bir tuzaktır. Bilgiyi edinmek ‘kolay’laştığında, insan artık tek bir cilt üzerinde bir yıl emek harcamaz olduğunda, insanlar bilgiyi artık bizim katedral kütüphanelerimizde aramaz olduğunda, bilgi her evde deri kılıfları arasında şömine rafları üzerinde durmaya başlayınca, artık hiçbir değeri olmayacaktır. Yani herkesin kitapları olacak? O kitaplar değersiz olacaktır.” Rahip elbette ki katedralinin değer kaybedecek olmasından muzdariptir, önemsizleşmekten korkmaktadır. Ama diğer yandan; Avrupa’da matbanın ortaya çıkışı 1450’lere rastlar. Diyalog’un geçtiği dönem de 1400’lü yılların sonlarına doğrudur. Rahip Frollo’yu böyle konuşturan Victor Hugo, Notre Dam’ın Kamburu romanını ünlü Notre Dam katedralinin yıkılma ihtimaline karşı yazmış, 1831’de yayınlamış ve bu kitap katedralin yenilenmesinde büyük rol oynamıştır. Matba bizim topraklarımıza 1493’te uğrasa da, kalıcı bir ayak basabilmek için Osmanoğulları’ndan ancak 1727’de izin alabilmiştir. Şimdi ise 2010’lu yılları yaşıyoruz. Bizde ve tüm dünyada, bilgi deyince ilk akla gelen Google hazretleri yaşantımızın merkezinde. Bilgi artık evde de beklemiyor, cebimizden bile ulaşabildiğimiz bir bulutun üzerinde bizimle her yerde. Her olay muhakkak ki kendi koşulları içerisinde değerlendirilir, ama bir anlığına bunu unutsak; o günün muhafazakar rahibine bugünden bakıldığında kısmen de olsa hak vermemek mümkün müdür?
Demem o ki; komple bir eğitim CD’si hazırlarsam, herkesin evine giren o bilgi bizim istifçi toplumumuzda, istiflenebilecek benzer içerikli onlarca CD’den birisi olacak sadece… CD’ye ulaşan pek çok insan, bilgiye artık sahip olduğu düşüncesi ile içine bile bakmayacak. Muhtemeldir ki bu bilgiyi kullanması gerekip de içeriğe baktığında, bilgiye sahip olmanın CD’ye sahip olmak olmadığını acı bir deneyimle farkedip, CD içindeki bilgilerin hazmedilmesinin aylar, yıllar gerektirdiğini farkedecek, ama çok geç kalmış olacak… Bu arada bilgiye sahip olduğunu sandığı için bilgi uğruna yaptığı araştırmaları bırakmış, hatta ihtiyacı olan arkadaşlarına CD’yi dağıtarak onların da araştırma ihtimalinin önünü kesmiş olacak… Yani CD, benim kendi bindiğim ekonomik dalı kesmemden ziyade; istifçiliğin, malumatçılığın, daha sert tabirle bilgisizliğin yayılmasına hizmet etmekten başka bir işe yaramayacak.
Tüm bunlardan dolayıdır ki, zaten yeterince sayısal eğitim setinin olduğu bu alana bir de ben fark yaratamayacağını düşündüğüm bir ekleme yapmayı planlamıyorum. Elbette gücüm yetip, zamanım oldukça hazırladığım herkese açık eğitim videolarından üretmeye devam edeceğim. İleride belki internet üzerinden ücretli/ücretsiz canlı seminerler/dersler yapmak da planlarım arasında. Hiç bir biçimde CD hazırlamam da demiyorum elbette, belki bir kitabın eki olarak olabilir ileride, neden olmasın?