Bu internet, dahası sosyal medya hayatımıza girdiğinden beri emeğimiz daha ucuz, ahlaki değerlerimiz daha zayıf…
Özellikle dijital üretimler sanki hiç kimsenin emeği değilmiş gibi elden ele…
Henüz stajını yapan bir peyzaj mimarlığı öğrencisiyken çıktı almaya gittiğimiz yerde portfolyosunu bastıran birisinin bizim ofisin işlerini de bastırdığına tanık olmuştuk… ON Tasarım’da karşılaştığımız bir iş başvurusu ekinde, tanıdığımız bir başka arkadaşın proje görsellerine tesadüf etmiştik. Başka ve daha medyatik bir örnek, başarılı çalışmaları ile gıyabında tanıdığım Bilgisayar Grafikleri Sanatçısı Serdal Ertaş‘ın başına gelmişti.
Old Street 2-Turk Mali ver. by ~pitposum on deviantART
Bizim çalışmaların başına da benzer şeyler gelmiyor değil. Örneğin Mart 2009’da Ankara’da Tunçtan Proje için yaptığımız bir çalışmayı, Nisan 2012’de -imzası bile üzerinde olduğu halde- Aksaray’daki başka bir peyzaj firmasının web sitesinde bulduğumuz olmuştur. Sağolsunlar, uyarımıza geri dönüş yapmasalar da (sanıyorum) dikkate alıp sayfalarının güncel sürümünde bu görselleri çıkardılar. Daha eğlenceli bir örnek ise; Ocak 2007’de mental ray çalışmak için hazırladığım, sonra da eski Digital Arts dergisindeki köşemde mental ray’le ilgili yazıma giriş görseli olarak, yeniden yorumlanmış sürümünü de ürettiğim Türk Usulü Çay (Tea, Turkish Way)…
Tea-Turkish way by ~bearsign on deviantART
Bu çalışmayla 2011 Eylül’ünde çok ilginç bir yerde karşılaştım. Sevgilim ve oğlumla (ki kendisi ana rahminden katıldı) beraber yaptığımız ilk tatilin doğaçlama rotasında Dim Çayı üzerinde Kervan Saray Piknik‘e düştü yolumuz (Belirtmeliyim ki, mutlaka gidilesi bir yer). Gelen menüyü incelerken gözüme Teapot Tea (Demlikte Çay) takıldı.
Menüyü hazırlayan arkadaşın demlikte çayı “shot drinks” başlığı altına koymuş olması, İngilizce hazırlanan menüde başlıkları İngilizce’de olmayan “İ” karakteri ile yazmış olması vs. kısmına hiç girmeyeceğim. Garson’a “Bunu hazırlayan arkadaş ekipten midir? Buralarda mıdır?” dedim. “Bazen burada olur bir bakayım” dedi, ancak orada değildi. Meraklı garsona söylediklerimi, sizinle de paylaşayım. Bu, benim pratik yapmak için yaptığım bir çalışma. Arkadaş da belli ki bu iş için çok yüksek meblağlar alıp benim çalışmam üzerinden para kazanmamış. İşine yaramış, kullanmış. Hiç bir biçimde sorun değil. Ancak bunu aldığı yerde benim iletişim bilgilerim de var, nezaketen de olsa bir e-posta gönderip haber verse sevinirdim. Yine de belirtilmeli ki çalışmayı yaptıktan yıllar sonra, yaşadığın yerden kilometrelerce ötede böyle bir şeyle karşılaşmak gerçekten “garip” oluyormuş. İnsan ister istemez düşünüyor: Kimbilir hangi çalışmalarımız, nerelerde, kimlerin elinde, bizden habersiz hangi amaçlarla kullanılıyor?
Diğer taraftan, özellikle ON Tasarım‘da çalışırken eski öğrencim, değerli arkadaşım/meslektaşım Mehmet Çıkrık‘la beraber hazırladığımız Manisa Kent Park Projesi görsellerinin başına gelenler beni bu konuda yazmak zorunda bıraktı. Görsellerin düşük çözünürlüklü orijinallerine verdiğim bağlantılar dışında benim DeviantArt Galerim‘den de (3d Jobs Başlığı altından) ulaşılabilir.
Çok uzak değil geçen sene yapılan bir stajyer başvurusuna ek olarak gönderilmiş portfolyoda bu görsellere rastladık. Biz başvuruyu reddettik, daha dürüst bir yaklaşımla kalp kırmamak için hiç geri dönüş yapmadık. Bugünlerde mesleğe ilk adımlarını atmak üzere olan bu genç kardeşimiz, belki de mesleğe yön verecek, değer katacak işlere imza atacak. Dezavantajlı başlamamalı. Elbette ismini, okulunu, bahsettiğimiz çalışmasını buraya almayacağım. Zaten göreceksiniz ki olay salt O’nun şahsı ile alakalı da değil. Görseller, ON Tasarım logosu bulunan imza kısımları kesilerek pafta üzerinde kullanılmıştı. Genellikle konsept / avan proje aşamalarında, proje paftalarına tasarımda düşünülen detayları temsil eden görseller konulur. Bu projeyi anlaşılır kılmak için çoğu kez gerekli ve iyi bir yöntemdir. Sorun şu ki; bu görselleri, eğer perspektif vb. ise kendimiz üretiriz, fotoğrafsa kendi çekimlerimizi veya anonim kullanıma açık olanları tercih ederiz, değilse kaynak gösteririz. Her ne durumda olursa olsun, mesleki etik gereği, başka bir projenin üretenleri tarafından hazırlanmış görsellerini kullanmayız. Gerekirse benzerini kendimiz üretmeye çalışırız. Kullandığımız görseldeki logo/imza bölümünü kesmek ise, kanımca emektarına ürünü izinsiz kullanmaktan daha büyük hakarettir.
Ancak burada saçma bir durum vardı. Görsellerin kullanıldığı bir öğrenci projesiydi ve “muhtemelen bu projeyle bir jüriye çıkılmıştır”, ya da en azından “bu pafta akademik bir değerlendirmeden geçmiştir” diye düşündük. Jüri veya değerlendiren akademisyenler, daha önceden orijinallerine denk gelmediyse imza satırı kesilmiş görsellerin kime ait olduğunu elbette bilemeyebilir. Ancak anonim bir resim/fotoğraf değil, üretilmiş perspektif olmasından kaynaklı başka bir projenin parçası olduğunu tahmin etmeleri, ya da başka bir bakış açısından, kendi öğrencisinin bu nitelikte bir görsel oluşturup, oluşturamayacağını bilecek kadar tanımaları gerekir. Her durumda da öğrenciye proje üzerine konulacak açıklayıcı görsellere dair yukarıda bahsettiğim temel etik ilkeler öğretilir. Ancak bizim örneğimizde bu pafta o aşamaları geçmiş ve portfolyoya bu haliyle girebilmişti. Meraktan o dersi aynı dönemde alan öğrenci arkadaşlara sorduk, “bunu kimse farketmedi mi, uyarmadı mı?” diye. Gelen cevap portfolyodan daha acıklıydı: “Hocalarımız, paftalarımız -üniversiteler arası kıyasta- güzel görünsün diye bu tip görseller bulup eklememizi söyledi, bunu onlar yönlendirdi.”
Ben hiç bir akademisyenin farklı kelimelerle de olsa öğrencilerine; “başka projelerden görsel alıp kendi projenizde kullanın, görselin üzerindeki imza/logo satırlarını da silerek hırsızlığa varan eyleminizin emeğe saygısızlık kısmını belirginleştirin” diyeceğine inanmıyorum. İnanmak da istemiyorum. Bununla birlikte mevcut durum bu genç arkadaşın istediği bir firmada staj yapmasına engel olduğu gibi, belki de portfolyoyu gönderdiği daha acımasız ellerde mesleki itibarı için eksi hanesine -daha içine girmediği profesyonel ortamda- gereksiz çizikler attırdı. Bir akademisyen gerçekten böyle demişse, olduğu ve durduğu yeri (başta kendisi tarafından) sorgulanmalıdır. Öğrenciler, akademide o görselleri üretenlerin çalışmalarına hasetle bakmayı değil, o çalışmaları kendileri üretecek bilgiyi öğrenmeli. Elde olmayan koşullardan akademik yetersizlik söz konusu ise, en azından “öğrenmenin yolu” öğretilmeli, genç meslektaş adayları bu yönde yönlendirilmelidir. Söylediğim gibi ben, böyle bir cümle kurulduğuna inanmıyorum, aktarımda yorumlamadan kaynaklı anlam kayması olmuştur. Muhtemeldir ki öğrenci arkadaşlara, benim de yukarıda bahsettiğim etik değerler çerçevesinde bir araştırma yapılarak sunum paftalarının örnek görsellerle zenginleştirilmesi söylenmiştir. Belki burada mesleki etik değerlere yeterli vurgu yapılmamış, belki de öğrenci arkadaşlar kolay yoldan pafta zenginleştirme kısmına odaklanıp algıda seçiçi davranarak bu kısma yeterli önemi atfetmemiştir. Ancak işin başka bir boyutu olarak, denetim (proje kritikleri, değerlendirme ve jüriler) aşamasında bu hatanın düzeltilmemesinin faturası kanımca akademiye kesilebilir.
Sadece bu basit örnek özelinde değil, sektör içinde hergün yaşadığımız deneyimlerden yola çıkarak; genel anlamda eğitimimizin mesleki etik değerler konusunda öğrencilere daha derinlemesine nüfuz etmesi gerektiğine inanıyorum.
Bu görsellere rastladığımız bir başka örnekse daha yakın zamandan. Emek hırsızlığı değilse de, emeğe saygısızlık denebilecek türden. Facebook üzerinde meslektaşlarımdan birinin işlettiği bir sayfada Peyzaj Proje Örnekleri (Gündemdeki Ünlü Projelerden) Albümü‘ne tesadüf ettim.
Bizim Manisa Kent Parkı görsellerini görünce, hoşuma gitti “beğen”dim. İlk bakışta çalışmanı başka birilerinin sergilemeye değer bulup “örnek” göstermesi sanırım herkeste benzer bir etki yapar. Ancak görselleri büyütünce farkettim ki hiçbirisinde emektarlarına dair bir bilgi bulunmadığı gibi, görsellerin üzerindeki ON Tasarım logoları da acemice silinmiş.
Daha dikkatli bakınca bu albümdeki hiç bir projenin referansı olmadığını, sadece el çizimi bir perspektifin köşesindeki imzanın (muhtemelen) unutulduğunu farkettim. Elbette beğenimi geri aldım.
Öncelikle bu proje ve eki olan görsellerinin, -ON Tasarım’ın diğer projeleri gibi- emektarlarının telif hakları ve müeliflerinin müelliflik hakları yasayla saklı olmak kaydıyla ilgili yasaların koruması altında olduğunu belirtelim. Diğer taraftan, eminim ki herkes haber verilmesini tercih eder ama sanmıyorum ki ON Tasarım’da bu çalışmaya emek vermiş herhangi birisi bu görsellerin sergilenmesine karşı çıksın, böyle basit bir ayıp için hukuki yollara başvursun… Yani sorun çalışmanın yayınlanması değil de, imzanın silinerek yayınlanması. Bir çalışmanın imzasını silmek en kibar tarifle “terbiyesizlik” olabilir. Bir insan bunu neden yapar? Ben de tam bunu öğrenmek için sayfa sahibine özelden yazmayı düşünürken, kendisinden neden sayfayı beğenmeyip de, içindeki resimleri beğendiğimi (ki o beğeniyi de geri almıştım) soran bir ileti aldım. Durum burada daha ilginç bir hal aldı…
Sayfa sahibine duruma anlatınca “ben kendi kişisel paylaşım sayfamda kimsenin reklamını yapamam ama çok proje tanıdığım insanlardan bu nedenle lüzum duymadım ama siz sayfayı neden beğenmiyorsunuz?” şeklinde bir yanıt aldım (gelen iletiyi birebir kopyalıyorum, cümle düşüklükleri aktarımdan değildir). Sayfayı neden beğenmediğim açık değil midir? İş başvurusu yaptığın firmanın senin reklamına ihtiyacı olacağını düşünmek nasıl bir özgüvendir? “Proje ekibinden kimi tanıyorsun?” sorusuna bir yanıt alamazken, çoğue projenin “tanıdığım insanlardan” olmasını ifade etmek nasıl bir çelişkidir? Projeyi “örnek proje” olarak görüp yayınlamak güzel; proje ekibini ayrıca belirtmeye gereksinim duyulmamış ya da tam ekip listesine ulaşılamamış da olabilir, bu da bir yere kadar anlaşılır; ama çalışmanın üzerindeki mevcut imzayı silmek nasıl yorumlanması gereken bir davranıştır? Buradaki olay belirtmeye lüzum duymamak değil, belirtilmiş olanı özellikle silmek/gizlemektir ki olayı “terbiyesizlik” statüsüne taşıyan da budur kanımca… Burada “örnek proje” sergilemek adı altında, projeyi kötü niyetli kullanmak isteyecek olana hazır imzası silinmiş görsel temini sunularak işi kolaylaştırılmaktadır. Dahası ve belki daha önemlisi iyi niyetle projeyi beğenenden de anlamsız bir biçimde proje sahipleri gizlenmektedir. Görsellerin imzası olan orijinalleri ile değiştirilmesi yönündeki talebim karşılık görmeyince, ben de paylaşımın altına yorum olarak proje künyesini ekledim, sağolsun silmedi.
Durumu kendi takipçilerimle paylaşacağımı da kendisine bildirdim. Tuhaftır, paylaşımın altına proje künyesini yazdığım yoruma gönderme ile “Sadece kendi kitlenizle paylaşmak en doğal zaten gerekli bir hakkınız ama tenezzül edip beğenmediğiniz sayfamda paylaşmanız abes ben kendi projelerimin çok azını internette paylaşıyorum emek vd sanatsal değerleri küçültmemek lazım” şeklinde bir yorum aldım (ki “emek… şeklinde başlayan kısma sonuna kadar katılıyorum).
Yine de yazışmalarımızda meslektaşıma projeyi paylaşmasının sorun olmadığını, ancak imzayı silmesinin yanlış olduğunu bir türlü anlatamadım. Arada kendisi de (sanırım ben sahiplenmiyorum mesajı vermek için) benim künye yorumumun altına, aynı künyeyi yapıştırıp sonra kaldırdı. Dahası, transparan imza atılması gerektiği, projenin telif hakkını almam ve internette paylaşmamam gibi nasihatlar da aldım. Yani “Internette paylaşırsan imzası da silinir, başka amaçla da kullanılır, dahası bunlar meşru olur.“; zihniyetimiz budur. Meslektaşım şöyle bir mesajla noktayı koydu: “Telif hakkınızı alın ve internette paylaşmayın konuyu uzatmayın ben peyzaj yüksek mimarıyım yaptığım işler yurtdışında bile var ödüllü hemde cevap yazdım son kez“. Ben de neden yazdığını anlamadığım halde, akademik kariyer ve ödülünü tebrik edip, ilgili hakların zaten alınmış olduğunu anımsatarak yazışmalara son verdim… Özetle meslektaşım sağolsun çalışmamızı örnek göstermiş, kendine de maletmemiştir, ama imzayı silerek de açıktan ayıp etmiştir.
Bütün bunlar çok da önemli olmayan traji-komik deneyimler ki, zaten pek çoğumuzun başına gelen şeyler. İşin içine paranın girdiği çok daha çirkin örnekler bulmak da mümkün. Peki herkes biliyorsa ben niye yazıyorum bunları? Belki de bilenler sustuğu için…
İnanıyorum ki her şey için hukuki yollara başvurmak bizleri eleştiregeldiğimiz, interneti agresif ve tahammülsüz kullananlar gibi yapar. “Hukuki yol açıktan gerekmedikçe tercih edilmemeli” diyorum ama, bu tip deneyimler (isim vermeden de olsa) paylaşılmalı. Bir çalışmanın imzasını silen, ya da daha ağır biçimde kendi çalışmasının kaynaksız eki olarak kullanan ya da portfolyosuna koyabilenler; teşhir de edilebileceğini, bu “küçük” hırsızlığın/saygısızlığın, zaten küçük olan sektörde, mesleki kariyere fayda sağlamayacağını, daha sonra oluşacak imajı düzeltmek için belki yıllar gerekeceğini bilmeli. Bu kadar rahat hareket edememeli. Özellikle öğrenciliği süren ve yeni mezun genç meslektaşlar bu konuda çok ilkeli olmalı, zira yokluğu hepimizi vuracak saygın bir meslek etiğinin yegane sürdürücüleri ancak onlar olabilirler. Öğrencilerimizi, stajyerlerimizi, genç meslektaşlarımızı bu konularda özellikle bilinçlendirelim. “Ahlaksızlığın ahlak olduğu, emeğin yerini manupilasyonun yüce değer olarak aldığı düzlemde ne değişir ki?” demeyin… En azından doğru yerde kalmak için direnelim…


One Reply to ““Emek Hırsızlığı” üzerine ya da Nedir Bu Renderlar’ın başına gelen?…”
Comments are closed.