Peyzaj Mimarlığı Eğitimi Üzerine

Birkaç gün önce 1. Peyzaj Mimarlığı Eğitim-Öğretim Çalıştayı (10-12 Nisan 2014) çalışma gruplarından Peyzaj Tasarım Atölyesi “Mezun Anketi”ni doldurdum. Ekmeğini bu sektörden kazanan bir peyzaj mimarı olarak, bir kısmını ankete de yazdığım görüşlerimi derli toplu hale getirip daha genel anlamda paylaşmak anlamlı geldi. Bu görüşler kendi alanım olmasından kaynaklı özelde tasarım eğitimi üzerine olsa da, planlama ve genel çerçevede peyzaj mimarlığı eğitimine dair de göndermeler ve adapte edilebilir pratik öneriler içeriyor. Bu tip yazılar hep “akademiyi hor görme” noktasına varır. Elbette akademiyi eleştirmeliyiz, ancak akademi ve akademisyenleri “günah keçisi” ilan etmenin başta kendi hocalarım olmak üzere bu mesleğin akademik emekçilerine bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Eğitim süreci kanımca başarısı akademisyen kadar öğrenci tarafından da belirlenen çift özneli bir süreçtir. Dolayısıyla başta belirtilmeli ki bu eleştirel metindeki temel amaç akademinin yapıcı tartışma sürecine naçizane bir katkı sunabilmektir.

Kendim de ilk zamanlar yaşadığım mezun meslektaşların pek çoğunda ciddi biçimde görülen sorunlardan birisi peyzaj projesi çizmenin “resim yapmak” sanılmasıdır. Bu yüzden piyasada bedelsiz veya çok düşük ücretle proje yapan ve bunu piyasa koşullarında meşru gören meslektaşlar halen vardır. Bu meslektaşlar hiç bir zaman kotları düzgün biçimde çözülmüş, aplikasyon ve uygulama projeleri, uygulama detayları, teknik şartnameleri ile uygulanabilir şekilde hazırlanmış bir proje oluşturmadıkları (ve aldıkları eğitim de buna yetmediği) için; müşteriyi satışa ikna eden, görselliği yerinde iyi sunulmuş bir avan projeyi “peyzaj projesi” kabul etmektedirler. Bu da meslek alanı uygulamalarımızı (teknik anlamda hiçbir diploma zorunluluğu olmayan bir meslek olarak) müteahhitlerin veya mimarlar, mühendisler gibi başka branşların insafına bırakmaktadır. Öncelikli olarak meslektaş adaylarına “mimari” bir branş olarak projenin önemi anlatılmalı, daha önemlisi en küçükten en büyük ölçeğe tasarım derslerinde zorlukları ve mücadeleleriyle proje süreçleri yaşatılmalıdır. Bu şekilde sadece proje çizebilen değil, çizdiği projenin kıymetini de bilen, “peyzajcı” yerine “peyzaj mimarı” meslektaşlar mezun edilebilir.

Bu derslere giren akademisyenler tasarım alanında pratik deneyimi olmuş, bu alanda uzmanlaşmış kişilerden seçilmeli, eğitim kadrolarımız buna uygun biçimde şekillendirilmelidir. Özelde çoğu okulda öğrencilerin daha yoğun etkileşimde olduğu asistanların yetkinliği belirleyicidir. Bugünün asistan, yarının yeni kuşak öğretim üyelerinin seçiminde bu ihtiyaçlar da gözetilmelidir. Kendisi sert malzemeyi tanımayan, hiç kot çözmemiş bir asistan kritik verdiği öğrenciye de kötü bir resim öğretmeninden öte katkı sunamayacaktır. Bölümler (eğer varsa) alandaki yetersizliklerine karşı dürüst olmalı, kadrosunu genişletirken, bu alanda piyasa deneyimi olanlardan alım yapmalıdır. Gönül isterki akademi asistan alımlarında en az 3 yıl sektörde ilgili alanda çalışmış olma şartı koysun. Şüphesiz bu görüş planlama alanında çalışacak genç akademisyen adayları için de geçerlidir. Bunun sağlanması da tek başına yeterli görülmemeli. Sadece ihtiyaç halinde dışarıdan eksik tamamlamak anlamında değil, fakat aynı zamanda eksik olmasa bile güncel kalmak adına; akademi dışından bu alanda yetkin meslektaşlar derslere çağırılmalı, dersi komple götürmesinin mümkün olmadığı durumlarda, en azından sunumlar, atölyeler gibi araçlarla mezunların deneyimi birebir temasla her dönem öğrencilere taşınmalıdır.

Tasarım eğitiminde usta-çırak ilişkisi önemsenmelidir. Öğrencinin ders aldığı akademisyenlerin dışında sürekli bir danışmanla yürümesi sağlanmalıdır, mevcut danışmanlık kurumları belki de yeniden ele alınmalıdır. Bu danışman akademisyen olabileceği gibi, akademi dışından sektördeki bir profesyonel de olabilir. Öğrenciye staj konusunda yapılacak yönlendirmeler de bu usta-çırak vurgusunu içermelidir.

Öğrencilere mesleki eğitim hayatlarının başında kampüs içerisinde gözleri bağlı görme engelli bastonuyla, tekerlekli sandalye ve bebek arabasıyla vb. koşullarda bizzat engellilerin refakatçiliğinde pratik dolaşımlar yaptırılmalı, herkesin potansiyel engelli olduğu empatik biçimde yaşatılarak öğretilmeli, engelsiz yaşamın mimarları olmaları sağlanmalıdır.

Mimari ve tasarımcı branşların ortak noktası olan elinde kalemle (çizerek) düşünmek ve anlatmak mesleki eğitimin ilk gününden itibaren tüm peyzaj mimarlığı öğrencilerine kazandırmamız gereken temel bir niteliktir. Kalemle düşünmek, “teknik çizim ve perspektif” derslerine hapsedilmemeli, serbest skeçlerle, karalamalarla mesleğin neredeyse her alanında kullanılacak bir yaklaşım, dahası derslerin ötesinde bir “yaşam tarzı” olarak yorumlanmalı ve böyle aktarılmalıdır.

Tasarım dersleri bütünü (temel tasarım, bitkisel tasarım, peyzaj tasarım, kentsel tasarım…) bütün derslerle ilişki içerisindeki bir ağ sistemi olarak ele alınmalıdır. Proje derslerinin herhangi bir ders olmadığı, onu “peyzajcı”dan ayırıp meslektaş yapacak olan mihenk taşlarından olduğu ve içeriğinin bütün eğitim hayatında aldığı derslerin integralinden oluştuğu öğrenciye çok açık biçimde anlatılmalıdır. Bu temelden hareketle tasarım derslerinin diğer mesleki derslerle (planlama derslerinden, peyzaj konstrüksiyon, temel tasarım vb. derslere kadar) ilişkisi kurulmuş ve öğrenci nezdinde bilince çıkarılmış olmalıdır.

Temel tasarım, bitkisel tasarım gibi proje stüdyolarından ayrılan tasarım derslerinde değerlendirmeler öğrenci önünde yapılmalı, ya da değerlendirmeden sonra iyi ve kötü örnekler öğrenci önünde yorumlanmalıdır. Tasarım değerlendirmesinin kaçınlmaz biçimde subjektif bir yanı olduğu gibi objektif kriterlerinin de olduğu öğrenciye gösterilmelidir. Değerlendirme ve yönlendirmeer öğrencinin hayal gücünü, aykırı tasarım yaklaşımlarını baskılamayacak biçimde olabildiğince objektif kriterlere dayanarak yapılmalıdır.

Bitkisel tasarım dersleri tek ders olarak somut proje alanları üzerinde iç mekan-dış mekan (küçük alanlar, büyük alanlar) şeklinde kategorize edilerek verilmelidir. Bitkisel tasarımda bitki tanımanın tek başına tasarım yapmaya yetmediği özellikle anlatılmalıdır. Bitkiyi renk, form, doku ve fonksiyon olarak görebilmek,  bunların zaman içerisindeki mevsimsel ve dönemsel değişimini gözetebilmek, temel tasarım dersinde öğrendiklerini bitkisel malzeme ile hayata aktarabilmek öğrencinin bu dersten alması gereken kritik yeteneklerdir. Bu eğitimin diğer tasarım derslerine taşınmasına özen gösterilmelidir.

Tasarımda kullanılan bitkisel materyal dendroloji derslerinde 5 temel duyuyla algılanabilmektedir. Peyzaj donatıları, sert peyzaj elemanları, kaplama malzemeleri, yeni teknoloji peyzaj çözümleri de öğrenciye “malzeme bilgisi” vb. derslerde aynı şekilde tanıtılmalıdır. Bunları üreten firmalara geziler düzenlenmeli ya da yıl içerisinde bu firmalar bölümlere numuneleri ile davet edilerek hem yeni potansiyel çözüm ortaklarıyla tanışmaları, hem de öğrencilerin materyalleri görüp dokunarak onların uygulama detayları/üretim teknikleri vb. hakkında birinci elden bilgi sahibi olması sağlanmalıdır. Bu sadece öğrencilerin değil, bu eğitimi veren akademisyenlerin bilgilerini de güncel tutacaktır. Her bölüm öğrencilerin erişimine açık bir sert malzeme ve mümkünse donatı numuneleri sergi alanı yaratmalıdır.

Peyzaj Konstrüksiyon derslerinde öğrencinin döşeme, donatı vb. kendi tasarımlarını da üreterek detaylandırması sağlanmalı, bu tasarım ve detaylar proje stüdyolarına da aktarılmalıdır. Bu sayede öğrenci ayağı yere basan tasarımlar üretmeyi ve ezber detay çizmektense detay üretmeyi öğrenecektir. Elbette bu dersteki öğrenci çalışmalarının değerlendirilmesi teknik çözümle sınırlı tutulmalı ve tasarımın yorumuna girerek dersin temel odağından sapılmamalıdır.

Proje dersleri, ticari veya konut küçük parsel bahçelerinden kentsel tasarım seviyesine kadar 3 veya 4 parçada ayrı stüdyolarda ayrı dersler olarak verilmelidir.

Proje derslerinde öğrenci temel tasarım, form ve fonksiyon arayışları aşamasını kağıtta veya bilgisayar ortamında yapmak konusunda zorlanmamalıdır. Dersin başında bu konuda deneyim süzgecinden geçmiş objektif bir karşılaştırma ile farklı profesyonel deneyimlerin neden-sonuç ilişkileriyle subjektif aktarımı yapılmalı, tercihler öğrenciye bırakılmalıdır. Bu konu öğrencinin kafasında dogmatik bir siyah-beyaz yaklaşımıyla kodlanmamalı, hibrit yöntemlerin varlığı hatırlatılmaldır.

Şüphesiz ki CG/CAD yazılımları ve proje sunum teknikleri proje derslerinin önemli ve ayrılmaz parçalarıdır ve bu alandaki teknik yeterliliklerimizde ve yönlendirmelerimizde de ciddi eksiklikler vardır. Proje dersi veren her akademisyen piyasada artık rapido ve aydınger kullanan neredeyse hiç ofis kalmadığının bilincinde olmalıdır. Genç mezunun sektörde kendine bir yer edinebilmesi için CAD ve CG yazılımlarını bilmesi artık standartlaşmış bir sektörel şarttır. Aynı önemin planlama ve etüd çalışmalarında GIS yazılımları için de geçerli olduğunu yeri gelmişken ifade etmeliyiz. Öğrenciler el yeteneklerinin önemini hafife almamayı ve geliştirmeyi ama güncel ve doğru bilgisayar destekli tasarım/sunum teknolojilerini de kullanmayı kesinlikle öğrenmeli, bunlara da yönlendirilmelidir. CAD ve CG yazılımlarını bilmenin önemi anlatılırken, bu yazılımların peyzaj mimarının enstrümanlarından olduğu ama tek başına kişiyi peyzaj mimarı yapmayacağı özellikle vurgulanmalıdır.

Proje stüdyoları uygulama projesi ve detayların oluşturulması noktasına kadar taşınmalı; öğrenci farklı bir derste kendi projesinin insaflı bir alanına ait içinde mahal listeleri, özel tasarım analizlerinin ve şartnamelerinin de bulunduğu ihale dosyasını da hazırlanmalıdır.

Öğrencinin eğitim hayatında sağlanacak proje sürekliliği meslek içi uzmanlıklar ve aldığı dersler arasındaki ilişkileri kurmasını kolaylaştıracaktır. Branşlar arası ilişkiler de aynı mantıkla “mimarlık bilgisi” ve “kent planlama” derslerinin ötesine taşınmalıdır. Kent ölçeğinde çalışılan tüm tasarım projelerinde ihtiyaç programı dışında proje alanına dair bağlayıcılığı olan üst ölçek planlama kararları ve ilgili yönetmelikler vb. öğrenciye aktarılmalıdır. Uygun paralel kurgularla öğrencinin planlama stüdyolarında çalıştığı alanın (kent plancılarından gelen karar ve bağlayıcılar da eklenerek) alt ölçekte sürdürüldüğü tasarım stüdyoları, öğrencinin gözünde yaptığı işin sadece meslek içi peyzaj planlama uzmanlığı ile değil, fakat aynı zamanda kent ve bölge planlama branşıyla da ilişkileri aydınlatacaktır. Benzer şekilde öğrenci kentsel tasarım ölçeklerini çalışan stüdyolarda yoğunlukların kurgusunda kent plancılarının rolünden, yapısal unsurların peyzaj tasarımı ile uyumu noktasında mimarların rolünden haberdar edilmelidir. İnterdisipliner bir alan olan kentsel tasarımda öğrenciye tüm ekibi yönetebilecek bakış açıları kazandırmak hedeflenmelidir.

Öğrenci proje çalışmalarının değerlendirmesi de ürünün bahse konu ağ sisteminin bir parçası olduğu paradigması ile yapılmalıdır ve kesinlikle öğrenciye açık jüriler tarafından değerlendirilmelidir. Uygulama aşamasına getirilmiş bir projeyi teknik çözümleriyle değerlendirmek yerine okunurluğu daha kolay avan proje paftaları üzerinden değerlendirilme gibi hatalara düşülmemelidir. Stüdyonun yapısına göre öğrenci mezun olmadan, projesini bir sunumla savunabildiği veya öğrenciye söz verilmeyen, projenin kendi adına konuşması gereken farklı jüriler deneyimlemelidir. Jürinin oluşturulması ve çalışmasında dersi sürdüren akademisyenler ve akademi dışından profesyoneller olmalıdır. Ancak idealize ederek düşünürsek son sınıflardaki jürilerde bunların dışında

  • Plan kararlarında alana yüklenen misyona uygun biçimde ön görülen sorunları çözüp çözmediğini değerlendirmek üzere “planlama” derslerini veren akademisyen;
  • öğrencinin genel tasarımını değerlendirmek üzere “temel tasarım” derslerini veren akademisyen;
  • avan proje sunumlarının değerlendirilmesinde “proje sunum teknikleri” derslerini veren akademisyen;
  • teknoloji kullanımını değerlendirilmesinde “CAD” derslerini veren akademisyen;
  • kot çözümleri, arazi plastiğine müdahaleler ve teknik çözümler konusunda “mühendislik” derslerini veren akademisyen;
  • detaylarının değerlendirilmesinde “konstrüksiyon” derslerini veren akademisyen;
  • bitkisel materyal ve tasarımının değerlendirilmesinde “dendroloji” ve “bitkisel tasarım” derslerini veren akademisyen de salt kendi alanlarını değerlendirmek üzere bulunmalıdır. Dersi sürdüren akademisyenler ve profesyonellerin oranı baskın olmak koşulu ile, bu değerlendirmeler de ortalamaya uygun bir oranla girecek şekilde dahil edilmelidir.

Bugün gelişen teknolojik erişim olanaklarıyla internette paylaşılan her ürün anonim sanılır olmuştur. Öğrencilere esinlenmekle kopyalamak arasındaki fark kavratılmalı, kaynak göstermeden metin, görsel vb. kullanmamak gibi temel etik değerler verilmelidir. Yine internet üzerinde “proje yardımı” vb. isimlerle profesyonel bir iş olarak öğrenci projeleri çizilmektedir. Çırağı en iyi ustası tanır, öğrencisinin kudretini en iyi akademisyeni bilir. Projesini “dışarı” çizdiren öğrenciye hiçbir koşulda pirim verilmemelidir. Şüphe varsa test edilmeli, haketmiyorsa geçmemelidir. Bu işi meslek edinmiş öğrenciler varsa, durumları tolere edilmemelidir. (Bkz. Profesyonelce Öğrenci Projesi Çizilir (!))

Aldığı ve katıldığı tasarım derslerinin sonuçlarını yaşamış / gözlemlemiş bir meslektaş olarak sektörün içinden, akademinin dışından bir bakış açısıyla yazılmış bu önerilerin mesleki eğitim tartışmalarına pozitif katkı sunacağı ve bir çeşit farkındalık yaratabileceği ümidiyle…

Paylaş: